11 Eylül 2017 Pazartesi

Fuzuli ve Edebiyat



     Üç dilde de (Türkçe, Arapça ve Farsça) şiir yazabilecek bilgi ve yeteneğe sahip olan Fuzuli, şiir sanatı üzerine kurumsal düşünceler üretmiştir. Bu konuda yaptığı ilk iş, ayetlere ve hadislere dayanarak şiirin islam dininde günah olmadığını kanıtlamak olmuştur. Fuzuli'ye göre şiir '' dünya insanlarına verilen tanrısal bir lütuftur.''. Farsça Divan'ının önsözünde bu mistik yaklaşımı şöyle açıklar: ''Şiir, kaynağı Tanrı sanatında bulunan bir marifettir. Şair, ilahi bir yardıma mazhar olmaksızın kusursuz şiir söylemeye kadir olamaz. Bununla beraber şiir, Tanrının en yakın lütuflarına mazhar olmuş peygamberler için değil, dünya insanlarına mahsus bir sanattır.'' Şiirin temelinde bilgiyi gören Fuzuli, şairliğin bilgi edinme ve çalışmayla yetkinleşebileceğini öne sürer: ''İlimsiz şiir, temelsiz duvar gibidir. Temelsiz duvarsa son derece itibarsızdır. Şair sanatında ilerledikçe ilimsiz şiirden ruhsuz bir ceset gibi tiksinir. Bu sebeple şairin gerçek şiiri söyleyecek seviyeye varması için akla ve nakle ait tüm bilgileri öğrenmesi gerekir.'' Fuzuli, dil ile şiir arasında da çok yakın bir ilişki olduğu görüşündedir. Ona göre şiir '' süsü güzel olan bir sevgili''dir; sözse '' gönül hazinesinin incisi''dir. Şiirin özünü sevgi oluşturur. Sevgi söz konusu olunca da, bunu anlatacak en uygun türün, gazel olduğu inancındadır. Gazel türü üzerine yazdığı bir şiirinde, bu türü şairin yaratıcılığının gerçek göstergesi olarak tanıtır:

          Gazel bildürür şâirin kudretin
          Gazel arturur nâzımın şöhretin.

     Divan şiirinin en lirik şairi sayılan Fuzuli'nin şiirlerinde konu, biçim, dil ve anlatım yönünden divan şiir geleneğine sıkı sıkıya bağlı olduğu görülür. O, bu özelliğiyle divan şiirinin ''klasik'' niteliğini kazanmasında etkili olan şairlerin başında gelir.
     Fuzuli, bütün şiirlerinde iki önemli temayı işlemekle seçkinleşir: aşk ve yalnızlık. Aşk divan şiirinin değişmez konusudur; çoğu zaman sevgiliden ayrı olmak, sevgiyi özlemek, ondan ayrı olmaktan dolayı acı çekmek, ayrılıktan yakınmak gibi yan temalarla iç içe yer alır. Aşk duygusu Fuzuli'ye büyük mutluluk vermektedir, hayatını doldurur.
       

          Aşk imiş her ne var âlemde
          İlm bir kıl ü kal imiş ancak
          (Alemde her ne varsa aşk imiş
          Bilim sadece bir dedikoduymuş)

     Bu aşk temelde ayrılık acısıyla beslenir. Şair güzelliğini övdüğü sevgilisine ne yaptıysa kavuşamamaktadır. Aslında sevgilisine kavuşmayı hiç istemez. Sevgilisine kavuştuğunda aşk ateşinin yok olacağından korkar. İçinde bulunduğu acıklı durumdan şikayet etmeyi aklına getirmez, tersine aşk nedeniyle çektiği acılara büyük bir zevkle katlanmayı ilke edinmiştir. Yaşadığı acıya sanki gerçeklik duygusu katmak istercesine büyük aşk hikayeleri kahramanlarının aşkı ile kendisininkini karşılaştırır, kendisini gerçek aşk olarak betimler.
   
          Bende Mecnûn'dan füzun âşıklık istidâdı var
          Âşık-ı sâdık menem Mecnûn'un ancak adı var
          (Bende mecnun'dan çok aşıklık yeteneği var
          Sadık âşık benim, Mecnun'un ancak adı var).

     Hayatı boyunca yoksulluk çekmiş, değerinin bilinmediğine inanmış olan Fuzuli, acıyı şairliğin sermayesi olarak görmüştür. Daha doğrusu yaşadığı acıyı aşk acısına döndürmüştür.böylelikle şair kendisinin aşk ülkesinin veya sıkıntı, kanaat, yokluk ülkesinin padişahı ilan eder; gerçek mutluluğu bu yolla bulduğuna ve bunun da ebedi olduğuna inanır.
     Fuzuli şiirlerinde klasik sevgi anlayışını yansıtır: bu sevgi sadık değildir, cefa etmeyi gelenek haline getirmiştir; âşığına hiç yüz vermez. Sevgilinin bu tutumu şairin ölümsüz dizeleri de yazmasını sağlar.
     Fuzuli'de aşk temasına çoğu defa '' yalnızlık'' teması eşlik eder: aşkla yalnızlık trajik bir karşıtlık oluşturur. Aslında aşk varsa yalnızlık olmaması, yalnızlık varsa aşk olmaması gerekirdi. Ancak Fuzuli'de yalnızlık ve aşk bir bütün oluşturur. Onun yalnızlığı, sevgilinin yokluğundan, dostların ilgisizliğinden kaynaklanır:

          Dost bipervâ felek bîrahım devrân bîsükûn
          Derd çok hem-derd yok düşmen kavî tali zebûn
          (Dostlar pervasız, kader acımasız, zaman huzursuz,
          Dert çok dertleşecek kimse yok, düşman güçlü, talih dükünleşmiş).

     Öyle bir anlaşılıyor ki Fuzuli ''yalnızlık'' ı sevgilinin mazmunlarından biri olarak ele almıştır.


Hayatı için buraya tıklayabilirsinz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

O (IT) 1990 İnceleme

     Lise yıllarında romanını okuduğum o okuduğum en sürükleyici kitaplardan biriydi.  Fakat ben kısa olanını okumuştum yeni baskıları y...