Türk-İslam kültür ve sanatının XVL.
yy’da yetiştirdiği en ünlü şair, kuşkusuz Fuzuli’dir. Yaşamı boyunca Irak’tan
çıkmayan, sürekli geçim sıkıntılarıyla
boğuşmak zorunda kalan Fuzuli, yaşama, insana, güzele, güzelliğe duyduğu
sevgiyi, içinde kalıp yeni söyleyişler geliştirebilmenin yollarını araştırmış,
bu konuda düşünceler üretmiş, şiirin temelinde bilimi, özünde sevgiyi
bulmuştur. Şiirlerinde ve özellikle Leyla ile Mecnun mesnevisinde lirizmin
doruğuna ulaşmış, tasavvuf düşüncesinden de başarılı bir biçimde yararlanmayı
bilmiştir.
HAYATI
Asıl adı Mehmed olan Fuzuli'nin doğum yeri kesin olarak bilinememektedir. Fuzuli Farsça Divan’ının önsözünde ‘‘Benim
doğduğum yer Irakı Arap’tır’’ der. Tezkire yazarları Bağdat’ı Hille’yi Kerbela’yı göstermektedirler. Fuzuli’nin
doğum tarihide varsayılanlardan öteye gitme ak.amektedir. Çoğu tarihin ortak noktası
16. yy. nin başlangıcına denk gelmesidir. Kendisi bir eserinde babasının adının
Süleyman olduğundan bahsetmektedir.
Büyük Selçuklular zamanında Irak'a yerleşen Oğuzların Bayat boyundan olan çeşitli şehirlerde çoğu bilim dalında eğitim almıştır. Arapça ve farsça öğrenmiştir. Şiire daha çok ufakken mahalle mektebinde başladığını belirtmiştir fuzuli. Şiirlerinde kullandığı Fuzuli mahlasını da kimselere benzememek, nükte yapmak için kullandığını söylemiştir. Açıkladığına göre Fuzuli fazl'ın (erdem) çoğuludur hemde halk arasında ''edebe aykırı davranış'' olarak anılmaktadır.
İran(Selmanı Saveci, Hafız), Çağatay(özellikle Ali Şir Nevai) ve Osmanlı şairlerinin(özellikle Necati) eserlerini okumuş, onlardan etkilenmiş ve esinlenmiş olan Fuzuli, şiir ile bilim arasında ilişkiler konusunda kuramsal düşünceler ortaya koymaya başlamıştır. Kitaplarında yer alan en eski şiir olarak Diyarbakır ve çevresine egemen olan Elvend BEY(öl. 1504) için yazdığı kaside gösterilmektedir.
Hayatı boyunca Irak' tan dışarı hiç çıkmamış(bu nedenle gurbeti iç dünyasında yaratmış) olan Fuzuli Necefte Hz. Ali'nin türbesinde hizmetli olarak çalışmış.
Bağdatın Osmanlılarca fethi Fuzulinin hayatında bir dönüm noktası olmuştur: Fuzuli Kanuni'nin Bağdat'ı almasını kutlu bir olay olarak değerlendirmiş ve bunun için ebced hesabıyla bir de tarih düşmüştür. ''Geldi burc-ı evliyâya Pâdişâh-ı nâm-dâr''(ebced hesabıyla 941-1534). Kanuni için gül redifli bir kaside yazmış olan Fuzuli padişahın övgüsünü yaptıktan sonra kendisine değer verilmemesinden yakınmayı da ihmal etmemiştir.
Fuzuli ayrıca diğer devlet büyüklerine de kasideler sunup onların yardımını ve koruyuculuğunu sağlamıştır. Bu arada Kanuni ile Bağdat'a gelen Taşlıcalı Yahya Bey, Hayali Bey gibi ünlü Osmanlı şairleriyle de tanışıp dost olmuş, onların meclislerinde bulunmuştur. Yine böyle meclislerin birinde bilim ve sanat adamları Fuzuliden Leyla ile Mecnun mesnevisini yazmasını istemişler, Fuzuli de bu mesneviyi yazıp Bağdat valisine sunmuştur. Bu yazdıklarından dolayı kendine günde 9 akça gibi çok az bir miktar verilmesi için padişah buyruğu çıkmıştır. Ancak bu maaşı alamayan Fuzuli, şikayetini bir mektup(şikayetname) yazarak nişancı Celalzade Mustafa Çelebi'ye iletmiştir. Celalzade'nin araya girmesiyle Fuzuli maaşı alabilmiştir.
Fuzuli Bağdat valileriyle iyi geçinmeye çalışmıştır hep Hadikatü's-Süeda'yı da Bağdat valisi Mehmed Paşaya sunan Fuzuli, belli ki şii oluşundan yeterli yardım ve sürekli destek görememiştir. Bu nedenle de Sünni Osmanlı yöneticilerinin kendi değerini bilmediklerini zaman zaman dile getirmiştir. Bir ara Kanuni'nin oğlu Şehzade Beyazid ile de mektuplaşan Fuzuli, şehzadenin yanına gitmek istediğini bildirerek ondan yardım istemiştir. Ancak bu dileği de gerçekleşmemiştir. Fuzuli ''Rum Zarifleri'' diye gıptayla söz ettiği Osmanlı şairleri gibi Anadoluda yaşamak istediğini defalarca tekrarlamışsa da buna ne fırsat ne de maddi imkan bulabilmiştir.
Fuzuli son yıllarınıda maddi sıkıntı içerisinde geçirmiştir. Hemşerisi tezkire yazarı Ahdi'nin yazdığına göre Fuzuli 1556 yılında Irak'ta başgösteren bir veba salgını sırasında ölmüştür. Ahdi onun ölüm tarihini '' göçtü Fuzuli'' (ebced hesabıyla karşılığı 963=1556) sözüyle belirtmiştir. Fuzulinin nerede öldüğü, nereye gömüldüğü konusunda kaynaklarda güvenilir bilgiler bulunmamaktadır. Yine Ahdi Fuzulinin evlendiğini bu evlilikten Fazli adlı bir oğlu olduğunu ve onunda babası gibi şiirler yazdığını bildirmektedir.
KAYNAK: AXİS 2000
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder